30 Haziran 2012 Cumartesi

Yarı Kıymetli Taş İşlemeciliği

 http://www.yozgatozelidare.gov.tr/ortak_icerik/yozgatozelidare/galeri/Ta%C5%9F_%C4%B0%C5%9Fleme%2026%20(39).JPG
İnsanoğlu, yaratılışından günümüze kadar bazı önemli ihtiyaçlarını taşlardan yararlanmak suretiyle gidermiştir. İnsan hayatının her safhasında yerini almış bazı taşlar güzellikleri az bulunur, sert ve dayanıklı olmaları nedeniyle, ayrı bir önem kazanmış ve bunlar yarı kıymetli süs taşı olarak addedilmiştir. Bu yarı kıymetli taşlardan çeşitli eşyalar ve takılar yapılmış, hatta gizemli güçleri olduğuna inanılmış, dertlerine deva olacağı inancıyla kullanılmıştır.
Medeniyetin beşiği olan Anadolu’muzda da, kıymetli ve yarı  kıymetli taş işlemeciliğinin çok eski tarihlere dayandığı bilinmektedir. O tarihlerdeki imkansızlıklara rağmen, bugün dahi bilinmeyen akik boyama, sert taşları delme, yontma, yiv çekme ve sedef kakma işlerinin yapıldığı, ortaya çıkan eserlerden anlaşılmaktadır. Ne yazık ki, bu sanat dalının ülkemiz zaman içinde unutulduğu açık bir gerçektir.

Halbuki, bazı yörelerimizde yapılan araştırmalarda ülkemiz yarı kıymetli taş potansiyelinin küçümsenemeyecek rezervde olduğu görülmektedir. Bunların başında, dünya literütürüne girmiş Kütahya Simav ateş opali, Yunan Mitolojisinde mistik yeri olan ve Balıkesir-Bursa yöresinde bulunan ametist, halk arasında döven taşı olarak bilinen ve Eskişehir Sarıcakaya yöresinde bulunan kalsedon, Ankara Çubuk ve Kütahya yöresinde bulunan agat ve aynı yörede opalin çeşitli türleri diğer bölgelerimizde de beril, akvamarin, gronat, turmalin, kantaşı, kuvars kristalleri gibi birçok çeşit taş bulunmaktadır.

Bu yarı kıymetli taşlar, önemini ve değerini yeterince kavrayamadığımız için, uzun yıllar boyu bazı simsarlarca değersiz taş numunesi bahanesiyle veya çok düşük fiyatlarla kaçak yollardan yurt dışına çıkarılmış ve oralarda yüksek fiyatlarla alıcı bulunmuştur. Bu taşları yurdumuzda işleyip, mücevher ve takı haline getirerek pazarladığımızda ülke ekonomisine katkısının çok daha fazla olacağı açıktır.
Bütün bunlara rağmen, son yıllarda yarı kıymetli taş işlemeciliği konusunda sevindirici ve gelecek için umut verici çalışmalar yapılmaya başlanmıştır. Çeşitli yüksek okullarda taşçılık ve kuyumculuk bölümleri açılmış, sınırlı da olsa özel atölyeler bu alanda faaliyet göstermeye başlamıştır. En önemlisi de Tarım ve Köyişleri Bakanlığı bilhassa yöresinde yarı kıymetli taş rezervi bulunan kırsal kesimdeki çocuklarımıza yeni ve alternatif bir meslek dalı açılması için, ilk olarak Bilecik El sanatları Eğitim Merkezinde, daha sonra diğer Eğitim Merkezlerinde yarı kıymetli taş işlemeciliği bölümü açmak suretiyle Ülkemizde bu sanat dalının yaygınlaşması adına olumlu katkılar yapmıştır.

Yarı kıymetli taşlardan agat, obsidiyen, kuvars, opal, kalsedon, ametist, akuamarin, gronat, turmalin, kantaşı kristalleri gibi sert taşların işlenmesi, işlenen taşların daha çok gümüş malzemeyle beraber mamul takı haline getirilmesi ve bununla ilgili işleme teknikleri şu şekilde yapılmaktadır.
Kesme işlemi

Yarı kıymetli taşlar, 6-8 sertliğinde olup, kesme bu sertliğe uygun, yüksek elmas konsantreli bıçak takılmış makinelerde yapılmaktadır. Tabiatta çok değişik şekillerde (Daha çok yumru şeklinde) bulunan taşlar, elde tutularak kesilebildiği gibi, düzgün bir kalıp içinde betonla beraber dondurulup, kesme makinesinin mengene aparatına bağlamak suretiyle, otomatik olarak da kesilmektedir.

Şekil Verme
Şekil verme işlemi, yine elmas emdirilmiş taşlama diskleriyle yapılmaktadır. Elmas konsantresi yüksek olan bu diskler, elmas tane iriliği bakımından, kalın kumludan başlayarak, ince kumluya kadar çeşitlidir. Taşa bu disklerde yontulmak suretiyle şekil verilir. Önce kalın kumlu diskten, inceye doğru sırasıyla geçmek suretiyle, hem şekil verilir, hem de yüzeyin temizlenmesi sağlanır.

Traşlama
Şekil verilen taş yere paralel olarak çalışan çelik diskli düzeltme makinesinde, kalın kumdan başlayarak, ince kum toz zımparaya kadar hepsinden ayrı ayrı geçirilip, taşın bütün yüzeyinin traşlanması sağlanır.

Cilalama
Traşlama işleminden sonra, yün keçe bağlanmış cilalama makinesinde çeşitli metal oksitler (Krom oksit, alüminyum oksit vs.) kullanılarak, taşın güzelliğinin ve berraklığının en açık şekilde ortaya çıkması sağlanır.

Bütün bu işlemlerden sonra mamul hale gelen taşlar, çeşitli modeller verilen gümüş çerçeve içine veya delerek değişik gümüş parçalarla birleştirilerek kolye, küpe, yüzük gibi takılar haline getirilip, alıcıların beğenisine sunulur.

Yapılan bu işlemlerin yanında, gayrı muntazam ufalanmış taş parçalarını işlemek ve mamul hale getirmek amacıyla, tambur makinesi kullanılmaktadır. Silindir biçimindeki plastik kaba konulan taş parçaları, zımpara tozu yardımıyla, yüzeylerinin düzgün şekilde işlenir. Daha sonra, cilalanan taşlar delinerek montaj yapılır ve mamul hale getirilir.
Tabiatta bulunan yarı kıymetli taşların en önemli özelliği, renk ve desenlerinin doğal olmasıdır. Biri diğerine tam olarak asla benzemez. Bu durum, taşları kişiye özel hale getirdiği için, değerini ve özelliğini arttırmaktadır. Yukarıda kısaca anlatılmaya çalışılan işleme basamaklarının amacı, taşların doğal güzelliğini ortaya çıkarmak ve insanların beğenisine sunmaktır.
Ülkemizde var olan taş rezervlerini değerlendirmek için, bilhassa kırsal kesimde yaşayan, çevresinde taş rezervi olan insanlarımızın, çocuklarını taş işleme konusunda eğitim hizmeti veren Tarım ve Köyişleri Bakanlığımıza bağlı El sanatları Eğitim Merkezi Müdürlüklerine göndermeleri, buralardan mezun olan öğrencilerimizin maddi imkanlarını birleştirip atölye kurmaları, hem kendileri hem de ülke ekonomisi için faydalı olacaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder